TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
ALİYEV VE BAKÜ - CEYHAN


19 / 10 / 1998

Azerbaycan'da Aliyev'in ısmarlama bir seçimle kendisini yeniden cumhurbaşkanlığına seçtirdiği gün Dünya'nın en tanınmış, ciddi gazetelerinden biri olan New York Times, "Türkiye Bakü-Ceyhan'ı kaybetti" başlığıyla bir haber yayınladı.

O gün Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başka bu habere kaynak teşkil etmesi muhtemel bir toplantı, bir anlaşma imzası, yetkili bir kişinin açıklaması filan yoktu.

O gün bu habere kaynak olması muhtemel tek değişiklik vardı Dünya üzerinde; Aliyev, Sili'de Allende rejimini CIA desteğiyle deviren General Pinoche'ninkini andıran uyduruk bir seçimin henüz resmi olmayan sonuçlarına göre yeniden Cumhurbaşkanı seçilmişti.

İlginç...

Bu Aliyev, belki bir milyon kere kamuoyu huzurunda Demirel'e -onun şahsında haliyle Türk Milleti'ne de- söz vermiştir Bakü-Ceyhan için.

Şimdi Aliyev seçildi diye Bakü-Ceyhan niye suya düşsün ki?

Böyle düşünüyor insanlar.

Ama kazın ayağı öyle değil... Aliyev SSCB döneminde KGB şefliği ve Sovyetler Birliği Politbüro Üyeliği yapmış bir kişidir.

O dönemde SSCB'nin hedef ve ideallerinin en önemlisi Türkiye'de uydu bir yönetim oluşturup Türk Boğazları'ndan sıcak denizlere inişi temin etmek idi.

Hedef Türkiye olduğu için belki de, Türkiye'den iyi nabız alabilecek, daha sıhhatli değerlendirmeler ve daha isabetli uygulamalar yapabilmek şansı olan biridir diye Aliyev'i KGB şefi yaptılar.

Aliyev Politbüro üyeliği ile komünistliği tescil olmuş, 70'li yıllar Türkiye'sinin kan denizinde KGB'ye düşen pay ne ise onun sorumlusu olan kişidir.

Bütün bunlara rağmen, bütün bunları bilen Demirel'in desteği ile, gayrımeşru yollardan Elçibey'i görevden uzaklaştırıp Azerbaycan Cumhurbaşkanlığını ele geçirmiştir.

Demirel ve Aliyev bu desteklemeyi reddetmezler kanımızca ama reddetseler bile Azerbaycan ve Türkiye'deki halk bu gerçeğin farkındadır.

Biz de farkındayız.

Ve biliyoruz ki, "ayıdan post olmaz!"

Her ne kadar 1000 $ maaş karşılığında ülkücü hareket üzerinde Aliyev lehine lobi yapmağa çalışan kiralık kalemler var olsa da ülkücü hareketin politik kültürü bu aldatmacalara geçit vermeyecek düzeydedir.

Enerjiye hükmeden Dünya'ya hükmeder

Azerbaycan ve Türkiye'deki halk için, bütünüyle Türk Milleti için, esas olan "Türk Birliği"ne giden sürecin işlemesidir.

Bunun kiminle olduğu bizim için çok önemli değildir. Yeter ki bu sürecin ilk adımı olan Bakü-Ceyhan petrol boru hattı yürürlüğe konsun.

Bunu, Türkmenistan doğalgazının ve Kazakistan petrollerinin de aynı güzergâha bağlanması kaçınılmaz olarak izleyecektir. Bu, aynı soydan olanların doğal dayanışması olduğu kadar maliyet hesaplarının da getirdiği bir zorunluluktur.

Dünya pazarlarına aynı maliyet şartlarında girebilmek için Rusya da bu boru hattını kullanmak zorunda kalacaktır gelecekte. Hatta İran'ın da bir yerinden bu hatta bağlanmak düşüncesi şimdiden tartışılmakta olan bir konudur.

Irak petrolü de Dünya pazarlarına en çok -kısıtlı da olsa- halen işlemekte olan Kerkük-Yumurtalık boru hattı ile ulaşmaktadır.

Bütün bu boruların ucu İskenderun limanında buluşmaktadır.

İşte bu hal, petrolün rezervine sahip olan ülkelerin ve boru hatlarının izlediği güzergâhtaki ülkelerin, en çok da Türkiye'nin çok önemli ekonomik kazançlar temin etmesinden başka, bu boruların vanasını elinde bulunduran Türkiye'nin -ve bütünüyle "Türk Dünyası"nın- muazzam bir siyasi güç kazanmasına imkan sağlayacaktır.

Çünkü, daha onyıllarca Dünya sanayiinin enerji hammaddesi petrol olacaktır.

Ve... Enerjiye hükmeden Dünya'ya hükmeder!

"Bakü-Ceyhan" kurtuluştur

"Bakü-Ceyhan" Türkçü hareketin hayallerinin gerçekleşme sürecinde ilk adım olacaktır.

"Bakü-Ceyhan" Turan coğrafyasının kardeş ülkelerini birbirlerine bir daha ayrılmamak üzere bağlayacak olan zincirdir.

50 yıl sonra, Bakü'nün petrol rezervleri tükenmiş olsa yada enerjinin hammaddesi artık petrol olmasa bile, bugün "Bakü-Ceyhan"la tesis edilecek olan birliktelik Dünya dengelerini değiştirecek, insanlığın daha adaletli ve daha mutlu bir Dünya'da yaşamak içgüdüsü "Türk Birliği"ne tarih boyunca varolabilmek şansını verecektir.

Bu umudumuzdur, temennimizdir...

Ve fakat, bu aklımızın da bizi ulaştırdığı kanaatlerdir.

10 yıldır doğum sancıları yaşayan bu süreçte tarihin akışını engellemeye çalışan sömürgeciler kırk türlü çorap örseler de, bu günler için var ettikleri PKK'yı azdırıp bizi kendi derdimize düşmüş bir hale getirseler de, tek bağımsız Türk devletine umutla sarılan yeni Türk devletlerinin Türkiye'den umutlarına hayal kırıklıkları almaları için herşeyin hazırlanmış olması dahi, ilahi buyruğun gerçekleşmesine engel olamamaktadır.

Demirel'e rağmen, Aliyev'e rağmen, "yedi kız kardeş" petrol şirketlerine rağmen,

"Bakü-Ceyhan" ve "Türk Birliği" gerçekleşecektir.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ