TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
FAZİLETİN İKİ YÜZÜ


21 / 09 / 1998

Rutubetli iklimlerde bazı yaşlı ağaçların gövdesinde alışılmadık kalınlıkta sarmaşıklar görmek mümkündür. Onların ağacın kabuk dokusuna lif gibi küçük damarlarla yapışarak ağacın öz suyunu emerler ve kıvrıla kıvrıla ağaç boyuca yükselirler. Bazı cinslerinin üzüm salkımlarını andıran zehirli meyveleri vardır. Ve bazı sarmaşıkların gövdeleri insanı şaşırtacak irilikte olabilirler ama hiç biri öz suyunu emerek beslendiği ağaçtan daha iri olamaz. Ve yine, hiçbiri gövdesine sarıldığı ağaç yaşlanıp yıkıldığında yada kesildiğinde hayatta kalamaz, ağaçlarıyla birlikte ölürler.

Din siyaseti yapmak din ticareti yapmak kadar aşağılık bir davranıştır. Fakat neredeyse bütün dünya demokrasilerinde bu fırsatı değerlendiren siyasi partiler mevcuttur. Bizde de olması doğaldır. Birisi bu işi yapacaktır nasılsa, A partisi değilse B partisi.

Ve bu boşluğu dolduran partilerin bünyesinde, zehirli sarmaşıklar gibi onlardan güç alarak büyüyen, ürkütücü boyutlara ulaşan radikal unsurlar var olur genellikle. Bunları yok saymak doğru değildir. Varlıkları mutlaka ki bazı zararlar verirler ve bazı zararları vermeğe de hazır potansiyel kaynaktırlar. Onlara tedbirler almak, "hukuk devleti" kavramını incitmeden onların gelişimlerini engellemek toplumsal menfaatler adına devletin görevidir.

Sarmaşıkları yok etmek için ağaçları kesmek demokrasinin de kolunu bacağını kesmek gibidir. Yanlıştır. Ayrıca, iklim ve toprağın yapısı elverişli ise her kesilen ağacın yerine bir yenisi nasılsa çıkacaktır ve onun da bir sarmaşığı olabilecektir.

MNP kapatıldı da ne oldu? Erbakan bu kez MSP'nin lideriydi ve istikamet aynı idi. O kapatıldı REFAH kuruldu. Şimdi de FAZİLET...

"FAZİLET'in başında Erbakan yok, durum biraz farklı" diyenler olabilir. Demirel de siyaset yasaklısıydı bir dönem, ama dönüşü muhteşem oldu.
Bu görüntü, demokrasinin kendi yaralarını kapatabilme özelliğini gösteriyor olsa bile bu yaraların izleri kalır. Demokrasinin gelişim sürecinin yavaşlaması bile başlı başına ciddi bir kayıptır.

Toplumun, kendi devletine güveninin azalması, hak ve adalet kavramlarından yoksun ya da bu değerlerinin yetersiz olduğunu düşünmesi de bütünüyle toplumsal barışa ve ülkenin siyasi-iktisadi gelişimine zarar verir.

"Hukuk devleti" prensipleri büyük ve gelişmiş devlet ve mutlu bir millet için vazgeçilmez bir ön şarttır.

Bize göre RP de, devamı olan FP de asla irticai bir devlet nizamı için kurulmuş -yada sonradan bu hale gelmiş- partiler değildir.

Hatta şimdiki genel başkanları Recai Kutan beyin ifade ettiği gibi, Türkiye'deki radikal dinci unsurların FP (ve haliyle dünkü RP) sayesinde gelişemediklerini söyleyebilmek de mümkündür.

Ve belki de, Dünya'nın onyıllarca sonrasındaki düzeni ve güç dengeleri üzerine hesaplar yapan sömürgeci sermayenin, köktendinci unsurların bölgede güçlenmesini engellemek için oluşumuna katkıda bulunduğu, yollarını açtığı kuruluşlardır bunlar.

Bunun mutlaka böyle olduğunu iddia ve ispat kabiliyetinde değiliz ama kimse de aksini iddia ve ispat kabiliyetine sahip değildir. Bize görünenlere göre, bu kuvvetle ihtimal dahilindedir.

Kimse Erbakan ve avanesinin, yada onlardan sonra yönetime gelecekleri bu günden belli olanların, veya bütünüyle dünkü adıyla RP bu günkü adıyla FP örgütünün, Cezayir'deki veya Afganistan'daki köktendincilerin arzuladığı ve uyguladığı çağdışı bir nizamı arzuladıklarını yada uygulayabileceklerini zannedip bu korkularla yaşamasın.

Böyle bir arzularının olmadığı artık görülmüştür. REFAHYOL iktidarı ülke için sayısız üzüntü ve kayıplarla anılabilmektedir fakat, takiyye (!) üstadı Erbakan ve avanesinin "iki yüzü"nden hangisinin gerçek olduğunu göstermiş olması açısından bir fayda da temin etmiştir.

Gerçi hâlâ bazı karşı fanatikler bunu göremeyip (yada görmezlikten gelip) RP'yi ve devamı olan FP'yi "öcü" olarak göstermek gayretindedirler ki kendileri de bundan güç alarak gelişmektedirler. Onların da amacı kendi organizasyonlarının devlete hakim olmasını sağlamak, devletin ve milletin imkanlarından kendi organizasyonlarının, mensuplarının ve yandaşlarının, istifade etmesini temin etmektir. Belki onları da aynı sömürgeci güçler, aynı Pentagon ve CIA üretmiştir ki altyapılarını kendisinin hazırladığı bu kördöğüşünün toz bulutlarına gizlenerek malı götürsün.

Ve ayrıca... RP yada yeni adıyla FP teşkilatlarının böyle bir niyeti olsa bile bunu uygulayabilme kabiliyetleri yoktur.

Yaygaracı "laiklik havarileri"nin dışında bir sessiz çoğunluk vardır ki böyle bir endişeyi taşımamaktadır. O sessiz çoğunluk gerçekte böyle -veya başka türlü- bir tehlike zuhur ettiğinde kendi savunma refleksini geliştirebilecek ve bu tür niyetlere geçit vermeyecek kabiliyettedir.

70'li yıllarda bunun bir örneği yaşanmıştır.

Kitle iletişim araçlarının böylesine geliştiği ve yaygınlaştığı bir dönemde, temel hak ve özgürlükler noktasında toplumun büyük kesiminin bilinçlendiği bir ortamda baskı ile böyle bir nizamı kurmak ve yaşatmak mümkün değildir.

Bu millet Cumhuriyet'i temel prensipleri ile yaşatacaktır. Hem de "laiklik havarileri" ve benzeri neidiği belirsiz bulanık suculara paçasını kaptırmadan!

Çünkü biz varız... Ve geleceğe ışık tutacağız!

Geleceği "DOKUZ IŞIK"la aydınlık yapacağız!

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ