TÜM YAZILARI

Hareket Gazetesi

Dolu dizgin ufka doğru
Meslek odalarını da kazanmalıyız
Her çocuğunuz için bir ağaç dikin
Yol olursa kötü olur
İlkeli ilişkiler ikili ilişkiler
Her 3 mayıs'ta daha ileri
Ahtopotun en güçlü kolu
12'ye çeyrek mi var ?
Birer birer vurulsak da
Tam demokrat,  toplumcu, hukuk devleti
Sevr'in altyapısı hazırlanıyor !
Ormanlarımız yanmasın
Türk Boğazları yeni tüzük tasarısı
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (1)
Liberalizm - Toplumculuk - MHP (2)
Biz bir halk hareketiyiz
Teşkilatların yapılanması hakkında

Seçim kapıda

Aday tespitleri
Nicelik değil nitelik
Kim ayrıldı ise o birleşsin
Son 20 yılın vurgun tefrikası (1)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (2)
Son 20 yılın vurgun tefrikası (3)
30 eylül mali miladı
Faziletin iki yüzü
Ortalık toz duman
Büyük devlet olmak için
İyi ki MGK var
Aliyev ve Bakü-Ceyhan
Şayet...
Ekmek bıçağı ve başörtüsü
Aday olunuz
Böyle zamanlarda
Kirli ellerle olmaz
Şarkılarda ki erozyon
Selam olsun !
Katil'i unutmayın !
Bu kadar basit !
Demokrasi ve merkez yoklaması
Şimdi daha çok okumalıyız
Eyalet modeli mi, Türk Birliği mi
Barış için yürümek
Siyasetten...

Mutluluklara düşen gölgeler

HAREKET GAZETESİ YAZILARI

 
KİM AYRILDI İSE O BİRLEŞSİN


17 / 08 / 1998

Partilerin politikalarını genel merkez yetkili kurulları belirler.

Bizimkisi kalabalıktan bir ses.

Tabii ki aynı görüşü paylaşan sayısı meçhul ama bizce azımsanamayacak insan adına bu seslendirme.

Amacımız yaraları kaşımak değil. Her iyiyi alkışlayıp her kötüyü teşhir ve tenkid edersek iyilikler çoğalır, kötülükler azalır kanaâtindeyiz. Hem de adalet olur. Adalet önemlidir.

Türk Dünyası'nda 5 büyük yeni devlet kurulmuş bağımsızlıklarını ilan etmiş, tanınmaları noktasında bir bekleyiş içerisinde iken, ve onların kapalı dünyalarından kurtuluşa kanat açacakları güne kadar umutlarını taze tutmalarını sağlayan, bir koca çınar gibi başını gökte gördükleri "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nden büyük beklentileri varken, en çok da bu ülkenin siyasi platformunda hatırı sayılır bir güce ulaşmış olan dipdiri bir milliyetçilik hareketinden güç ve moral aldıkları bir günde, bu hareketin siyasi temsil organı MHP mecliste gurup kurabilmek için, 19'u 20 yapabilmek için, asaletiyle kendigelen birini beklerken -bundan kasıt bu konuda rüşvet manasında ödeme veya taahhütlere tevessül edilmediğidir- işte böyle bir kritik zamanda, 6 milletvekili MHP'den ayrılmış idi.

Sanki sırtta bir bıçak yarasının acısı gibi.

Üstelik bıçağın sahibi "Brütüs"ten de yakın, evlat kadar yakın!...

Öyle sudan bahanelerdi ki, beyan edilenler doğru olsa bile ayrılık sebebi değil.

Kaldı ki doğrulukları ve boyutları tartışma konusudur.

Hatırlatalım;

Parti içi demokrasi, tavan taban ilişkisinin yetersizliği, liderin çevresini kuşatmış olan bir grubun baskıcı uygulamaları.

Ayrılışın gerekçesi bunlardı.

Bunların ne kadarı doğruydu?

Bu yetersizlikler ve baskıcı uygulamalar var mıydı ve ne yoğunluktaydı?

Bunlar o günü yaşamış kişilerden farklı cevaplar alabilecek sorulardır.

Ama daha önemlisi, bunlar ayrılışın sebebi olamaz!

Kim ki böyle bir eksikliği ve yanlışlığı farketmiştir, bunu düzeltmek onun vazifesidir. Böyle bir eksikliği farketmiyenler bundan sorumlu tutulamazlar. Ancak farkedenler düzeltmekle sorumlu olurlar. İdealist insanlar böyle durumlarda ipin ucunu eğri büğrü insanlara terketmemek davranışında olurlar. Bunda kararlı olurlar. Kapıdan kovulsalar bacadan girmek arayışında olurlar. Bütün yapacakları tabanda kamuoyu oluşturup adaletli kongre zeminlerini sağlamak ve buralarda yetkili kurullara daha düzgün insanların seçilmesini temin etmekti. Bunu arayanlar bunu bulabilirlerdi. Çünkü bu teşkilatın politik kültür seviyesi buna elverir durumdaydı. Yakın geçmişte yaşananlar bunu kanıtlamıştır.

Kaldı ki böyle bir umutları olmasaydı da bu tek yoldur. Başarana kadar denemek ve uğraşmak zorundaydılar.

Bu sebepler ayrılışa gerekçe teşkil etmez. Benziyen hiçbir sebep ayrılışı meşru kılmaz, mazur gösteremez. Hele öylesi kritik bir zamanda.

Biz o günlerde, MHP'ye ilk defa üye olmak şuuruna ulaştık. Gerçi bir seçimde MHP'ye 9 oy kullanmışlığımız da olmuştu, MHP bir oy daha fazla alsın diye yapabildiğimiz herşeyi can pahasına yapmakta idik ama üyeliğin gereğini idrak edebilmemiz ancak böylesi bir musibet ile mümkün olmuştu. Ayrılışlardan bir gün sonra bir basın bildirisi ile 27 kişi Eminönü ilçesine üye olurken bilinen ilk toplu iltihakı gerçekleştirdik.

O gün, basın bildirisinde, ayrılışa gerekçe gösterilen sebeplerin ayrılış gerekçesi olamayacağına işaret ederken genel merkez yöneticilerine de bu kabil şikayetlere mahal veren davranış ve uygulamaların var ise yokedilmeleri gerektiği, MHP'nin parti programının ve tüzüğünün, en önemlisi de doktrininin ve ideolojisinin bu kabil tasarruflara elvermediği görüşümüzü beyan ettik.

Yine, satır aralarında, ayrılanları bunun idrakinde olup bilinçli bir ihanetin sorumlusu olarak görmediğimizi ama bu ayrılışın netice itibariyle Ortaasya ve Kafkaslar üzerinde dolanıp duran akbabaların işine yaradığını da söylemiştik.

Bakü-Ceyhan boru hattı bu gün inşaatı tamamlanmış, işleyen bir tesis değilse bunda bu ayrılışın da payı vardır. Ve Asya'daki Türk Cumhuriyetlerinde Amerikan, Alman ve Japon sermayelerinden sonra hatta Arap sermayesinden sonra kendisine pay bulabilen Türk sermayesinin bu kaybında ve Türklük aleminin kaçırmış olduğu daha birçok fırsatta bu ayrılışın vebali vardır.

Yoktur diyenler de olabilir, olacaktır. Ama bize göre vardır.

Şimdi bir seçimin öncesinde MHP ile BBP'nin birleşmesi yazılıyor, söyleniyor.

Kim ayrıldı ise o birleşsin!

Biz ülkücülerin birliğinden yana, bunun ehemmiyetinden yana her vesile ile duyarlılığımızı dile getirdik. Bunun gereği hoşgörüleri de her vesile ile herkese telkin ettik.

Ülkücüler birleşmeli, birleşecek... "Üç hilâl"in altında.

Bu dileğimizdir, özlemimizdir.

Bunun kaçınılmaz olduğu da kanaâtimizdir.

Buna giden her yola biz taş oluruz, basamak oluruz. Üstümüze basılıp geçildiği gururumuz olur.

Ama ülkücülerin birliği başka, partilerin pazarlıklı birlikteliği, "Al gülüm-Ver gülüm" daha başka.

Mani hali olmayan herkes MHP'ye üye olur, teşkilatların tasvibi olursa aday da olur, seçilir milletvekili olur. Kongrelerde listelere girer oyunu alır yönetici olur.

Bu yollar herkese olduğu gibi BBP'nin üyelerine ve yöneticilerine de açıktır.

Ama "Al gülüm-Ver gülüm" başka iş.

BBP MHP'den ayrılırken sonu olmayan bir yola koyulduğunu farkedebilmeliydi. Bu siyasi tavrın siyasi bir bedelinin olması doğaldır.

Büyük akarsulardan ayrılan küçük kolları toprak emer, izlerini kaybeder.

Büyük akarsular ise, önüne duvar da örseniz, birikir, yükselir, duvarları aşar ve ergeç denize ulaşır.

Hazar yükseliyor, Türklüğün bahtı açılıyor, müjdeli günler yakındır.

Gün ülkücüler için birlik zamanıdır.

Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin!

 

A S A M  B Ü L T EN

U F U K  Ö T E S İ